Bu Blogda Ara

28 Şubat 2018 Çarşamba

MEDCEZİR

Bu aralar deli gibi okuyup, ardından niye deli gibi okuduğumu sorgulamakla meşgulüm. Fikirlerimi kimseyle paylaşmıyorum. Hiçbir şey üretmiyorum. Zihnimi alkole bulamıyorum. Konuşmaktan kaçınıyorum. Ne kadar derin düşünürsem, o kadar rahat nefes alıyorum. Yazmak bir zulüm. Tanıdığım en üşengeç insanım. Keşke hareket etmeye ihtiyacımız olmasa da hep düşünsek.
Duygusal açıdan gel gitler yaşamayı, bireysel ve toplumsal buhranların pençesinde kendimi melankoliye kaptırmayı özledim. Duygularımın basireti bağlanmış durumda. Sanırım ömrümü adadığım psikozlar beni terk etti. Yaşadığım şeyler üzerinden kurgusal hikayeler yazmak artık basitlik gibi geliyor. Bence mutluluk, zoraki olan her şeyden arınmaktır. Mesela; gündelik ihtiyaçlarımızı gidermek için insanlarla kurduğumuz zoraki iletişim. Her neyse.

8 Şubat 2018 Perşembe

Bir Carlos Angel Roa Öyküsü

Sene 1998. Haziran ayı. Fransa'da düzenlenen Dünya Kupası'nın ikinci turu. O zamanlar belediyenin Lara'da b.ktan bir kampındayız; iki göz bir obada. Televizyonda Arjantin-İngiltere maçı var. O kısa pantolonlu halimizle dağlara kazımışız Arjantin aşkımızı. Maç atarlı, maç güzel. O zamanlar yeni yetme olan Micheal Owen tek korkumuz. Maç başlıyor. Öne geçtikçe, İngiltere saldırıyor. Bir şekilde uzatmaya gidiyor maç. Arjantin'in kalede Carlos Angel Roa var. Tas kafa traşı ile gayet itici. Esasında vasat bir kaleci. Ancak, ta o zamanlarda yer etmiş; popüler olan ne varsa ona isyan duygusu. Biz de idol bellemişiz Roa'yı, mahalle maçlarında, ıvırda zıvırda. Maçı penaltılarda alıyoruz. İki göz, bir obanın jaluzilerine sevinçten tekmeyi savuruyorum ben. Güzel bir galibiyet. Hala unutamam. O zaman İngiltere'nin teknik direktörü Glenn Hoddle. Genç bir hoca. Gelecek vadediyor. O günden sonra pek dikiş tutturamadı. Aradan 17 yıl geçti; şaka gibi. Leyton Orient'in stadındayım. Pespembe suratı, güleç yüzü, dik omuzları ile karşımda o. Hiç birbirimizi tanımadan sarıldık. Çocukluğumun 120 dakikasını çalan adam. Güzel bir anı. Alzheimer olmak şartı ile eski sevgiliye dönmek gibi. Bu arada bir not düşelim: Geçenlerde ikinci sınıf yerli bir yazar, Roa ile ilgili bir yazı kaleme almış bir dergide. Ee g.t kainatta başka adam mı kalmadı yazacak! Kendimi aldatılmış gibi hissettim.